Urla Seferi II

Urla Seferi II 1080 608 Filizofi


20160731_195712
Urla Seferleri devam ediyor. Çevrede yapılacak çok şey, gezilecek çok yer var. Bu defa biraz uzaklaşıp Reisdere’ye gittik. Sadece bir iki ev değil, tüm köy yenileniyor adeta. Sanırım bir inşaat şirketi köyü baştan yapıyor.Tek tip ama uyumlu köy evleri inşaatları devam ediyor her yerde. Köyün girişine bir yazı asılabilir bence “Geçici olarak hizmet dışı”. Bizim köye gelme sebebimiz Kolburano’s. Sahipleri 200 yıllık bir taş evi restorana dönüştürmüşler. Yazları arkadaki nefis bahçede hizmet veriyorlar. Dekorasyon özensiz özenli denilebilecek türden. Bahçe neredeyse doğal haliyle bırakılmış, dut ve incir ağacı altına masalar dağıtılmış. Burada taş fırından çıkmış nefis pizzalar, bölge şarapları ve insana huzur veren bir atmosfer var.

 

Yeme içmeye meraklı bir aileyiz biz. Bir sonraki keşfimiz Urla Çınaraltı oldu. Burası kendi halinde bir aile işletmesi. Ailenin 8 ve 6 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim iki afacanı bile servise yardım ediyorlar. Babaannenin yaptığı gözlemeyi hiçbir yerde yemedim doğrusu, harikaydı. Kendisinin sarsılmaz otoritesinden biz de payımızı aldık. Ayaklarımızı çamurlu sanıp bizi bir fırçalayışı vardı ki evlere şenlik. Ticari değil samimi buldum burayı.

imagesCAKTDXXEÇınaraltı’na 200 metre mesafede Yörük Aile Evi de nefis bir yer. Ağaçlar altında, su sesleri eşliğinde yemek için ideal. Fiyat performansa diyecek bir şey yok, biz turist İstanbullulara göre fiyatlar makul ve etraf huzur dolu. Bünyemizdeki İstanbul tahribatını tamir ettik bir nebze. Yörük Aile Evi’nde sac kavurma ve pide çok güzeldi. Herşey taze ve özenli. İnsan hep kendine kalsın, etraf kalabalık olmasın, keşfedilmesin, bozulmasın istiyor. Ancak genel trende bakılırsa Urla nüfusu giderek artıyor.

Urla çevresinde yaptığımız şarap evleri turunun son durağı Şatomet oldu. Beyin Cerrahi Metin Bey’in ailesiyle giriştiği bu macera çok güzel sonuç vermiş. Gödence köyü yolu üzerindeki Şatomet’e tadım için gittiğimizde Metin Bey’le sohbet etme şansı bulduk. Hasat zamanı yaklaştığı için hummalı bir çalışma içindelerdi ailecek. Farklı şarap yapım teknikleri ile kokuyu şaraba hapsetmişler, çok güzel sonuçlar çıkmış ortaya. Buraya kadar gelmişken zeytinyağı ile meşhur Gödence’ye de uğramak istedik. Gödence yolu bağlar ve bahçelerle çevrili. Tepeye doğru güzel bir manzara eşliğinde ilerledik. Ünal Kardeşler’den zeytinyağı alıp köy kahvesinde çayımızı içip döndük.

Bayram kalabalığında gitmeyi asla düşünmeyeceğimiz Alaçatı’ya da uğradık bu defa. Alaçatı her defasında şaşırtıyor bizi. Ne güzel kafeler, barlar, yepyeni dükkanlar açılmış. Her biri ayrı yaratıcılıkta olan yeni yerler ve eskinin klasikleri derken Alaçatı yine güzelleşmiş. Hacı Memiş’e doğru uzanınca içi açılıyor insanın. Girişteki  Hacı Memiş dondurmacısı aklımızı başımızdan aldı, benden söylemesi.

Ve geldik son geceye, bu defaki sürprizli mekan  Ovacık’taki Noni’s House  oldu. Burası aslında kahvaltısı ile meşhurmuş ama biz akşam yemeği için gidebildik. Çam ağaçları altında sakin sessiz bir yer. Etrafı üzüm bağları çevrili bu nefis yerde akşam yemeği seçeneği zeytinyağlı tabağı ve hamburger. Hamburgerin ekmeğinden turşusuna herşeyini kendileri yapıyor ve kendi şaraplarını servis ediyorlar. Güzel müzik, büyük hamak ve esen rüzgar Ağustos sıcağını unutturdu.

Buralarda her köşede bir başka hoş sürpriz var, geziye devam…

    Web sitemizde çoğunlukla 3. taraf hizmetlerinden gelen çerezler kullanılmaktadır.