Özel Sektör Gönüllüleri Derneği , büyük firmaların İnsan Kaynakları Departmanlarıyla bağlantıya geçip toplumsal fayda sağlayabilecek projeleri tanıtıyor, kurumsal çalışanları Gönüllü olmaya teşvik ediyor. Büyük ya da küçük pek çok proje değerlendirilip önceliklendiriliyor ve firmalara dağıtılıyor. Kurumsalk çalışanlar projelerden istediklerine vakitleri uydukça katılıp destek veriyorlar.
Bugüne kadar ufak tefek destekler dışında aktif bir katılımım olmamıştı benzeri projelere. Bu defa bir şekilde zaman ayırabileceğimi ümit ederek AÇEV ( Anne Çocuk Eğitim Vakfı) ile ortak yapılan Çocuklara Kitap Okuma Projesine gönüllü oldum. 5-8 yaş arası dezavantajlı sosyoekonomik çevrede olup, kitaba erişimi sınırlı olan çocuklara 6 hafta boyunca her hafta bir saat seçilmiş kitaplardan okuma projesiydi bu.
AÇEV, annelere yönelik açılan okuma yazma kurslarına çocukların da geldiğini görünce onlara yönelik bir çalışma yapmayı düşünmüş. Annelerin çocukları bırakacak bir yerleri olmadığı için mecburen onları da getiriyorlarmış. Bu konuyu detaylı inceleyen derneğin verdiği bilgilere göre , belli bir gelir ve eğitim düzeyinde olan ailelerin çocukları 4 yaşına kadar 45 milyon kelime duyarken; daha alt eğitim ve gelir düzeyindeki ailelerin çocukları 13 milyon kelime duyuyorlarmış. Fark daha en başta açılıyor ne yazık ki…
Küçük yaşta kitap okuma alışkanlığı edinen çocukların anlama becerilerinin geliştiği, dikkat süresinin arttığı ve empati gelişiminin olumlu etkilendiği biliniyor. Ayrıca; hayata daha zorlu bir çevrede başlayan çocukların, kitap okuma sayesinde önlerindeki ilk bariyerleri aşmada ciddi yol kaydettikleri de araştırmalarla ispatlanmış.
Üç yıldır bu projeyi sürdüren AÇEV şimdiye kadar ihtiyacı olan bölgelerde okuma etkinlikleri düzenleyerek birçok çocuğa ulaşmış. Aktivitenin başladığı yerlerde ilk günler katılımcı sayısı daha düşük oluyormuş, ilerleyen günlerde etkinlik haberinin yayılmasıyla birlijkte çocuk sayısı ikiye katlanıyormuş.
Basit ve bir o kadar da etkili bu çalışma için gerekli gönüllülerin tek yapması gereken her hafta bir saatlik bir zaman ayırmak. Çok basit görünüyor değil mi? Ama devamlılığı sağlamak en zor şeylerden biri. Son dakika toplantıları ya da farklı önceliklerimizin olması alıkoymuyor mu bizi bu tip aktivitelere gönüllü olmaktan?
Ben bu proje ile şeytanın bacağını kırmak istiyorum. Kitap okumanın yanısıra, oyunlarla ve hikayelerle ilgilerini canlı tutarak onlara olumlu anılar katma ihtimali beni çok heyecanlandırıyor. Her gün Damloş’la yaptıklarımızı ve okuduklarımızı, onun bu aktivitelerden nasıl zevk aldığını düşününce başka çocuklara da dokunabilme isteğim artıyor.
Kitaplar AÇEV tarafından seçiliyor. Çevre, engellilik, paylaşımcılık ve benzeri konuklardaki faydalı kitaplar portföye dahil ediliyor. Her hafta bir kitap okunurken çocuklara da evde okumaları ya da büyüklerine okutmaları için birer kitap ödünç veriliyor. Böylece altı haftada en az altı kitabı da evlerinde okumuş oluyorlar. Etkinlik bitiminde çocuklara birer kitap hediye ediliyor. Etkinlikler, belirlenen semtlerdeki belediyelerce varlığı sürdürülen Kültür Evleri, Semt Konakları gibi yerlerde yapılıyor. Semt Konaklarında seminerlerin yanısıra sağlık ve spor hizmetleri ya da danışmanlık da veriliyormuş.
Henüz bölge ve zaman belirlemedim. İki üç hafta içinde başlayacağımı sanıyorum, gözlemlerimi de ayrıca paylaşacağım.