Minişimle güzel vakit geçiriyor, birbirimizden öğreniyoruz. İletişimimizi daha da geliştirebilecek yöntemleri öğrenmeye olan merakım bu kitabı çıkardı karşıma. Çocuk yetiştirirken tek bir doğru yol yok tabii ki; her ailenin, her çocuğun farklı bir dengesi var. Ben okumalarımı çeşitlendirip farklı bir perspektiften bakmaya çalışıyorum, yine de alıştığımız davranış kalıplarının dışına çıkmak kolay olmuyor. Kitaptan çıkardığım ana fikir; çocuklarımızı kendi önceliklerinize göre kontrol edip bir kalıba sokmaya uğraşmamamız gerektiği. En önemlisi sevgiyi hissettirmek ve odaklı ilgiyi eksik etmemek.
Uygulanabilecek birkaç yöntemi sıraladım;
S.İ.D.O.T yöntemi
S:Sessiz kalmak. Çocuğun zorlayıcı hareketine göstereceğiniz ilk tepkiyi içinizde tutmaya çalışmak ve belki filtrelemek. İlk yıkıcı etkiyi azaltmak, bir süre için sakinleşmeyi beklemek.
İ: İçtenlikle ilgilenmek,
D:Can Kulağıyla dinlemek
O:Kabul gördüğünü hissettirerek onu onaylamak
T: Kendi kararlarına güvenmesi için teşvik etmek
Duygularına Kulak Vermek
Ebeveynin bir kriz anında konuyu değiştirme çabası, çocuğa konunun ailesi tarafından önemsenmediği izlenimi verebilir.
Çocuğun söylemlerini hafife almak, düştüğünde “Birşey olmadı, geçer.” ya da kumdan kalesi yıkıldığında “Boşver yenisini yaparsın.” demek çocuğun kendisiyle çelişmesine, acısının hafife alınması ise yanlış düşünce kalıpları geliştirmesine sebep olabilir. Bunun yerine onu onaylamak, “Böyle mi hissediyorsun?” “Canın yanmış olmalı” gibi teselli cümleleri ile üzüntüsü paylaşılabilir.
Empati kurmak, çocuğu üzen konuda kendi başımıza gelen benzer örneklerle ona yalnız olmadığını hissettirmek.
Disiplin oluşturmaya çalışırken aşırıya kaçmamak. Arada nazlandığında yemeğini yedirmek ya da yatarken yanında kalıp sarılmayı biraz uzatmak yanlış bir şey değil, arada yapılabilir diyor Aldort.
Öfke nöbeti ya da ağlama krizi söz konusu olduğunda geçiştirmeye çalışmamak. Kendini açıkça ifade etmesine izin verilmeyen, her krizde büyükleri tarafından yatıştırılan çocuk kendi sorununu çözmeyi, kendini rahatlatmayı öğrenemez, bunu onun yerine başkası yapmalıymış gibi düşünür, kendini yetersiz hisseder. Ağladığında teselli etmek yerine onun yanında olduğunuzu hissettirin, duygularını açığa çıkarmasına izin verin.
Çocuk Adına Karar Almak
Başka çocuklarla oynaması için baskı yapmayın, çocuğunuzun sizinle oynadığı oyunlarda da katılımcı olun, liderlik etmeyin. Oyunu başlatan ve bitiren o olsun, gücünü hissetsin. Aktiviteler arasındaki molalarsa iletişim için bir fırsat olabilir, çocuğunuz size açılabilir ya da sessizce oturabilirsiniz birlikte.
Ayrıca onun adına duygularını dillendirmeyin,”Yoruldun artık” ya da “Acıkmışşındır” demeyin.
Ancak o istediği anda ve ölçüde destek verin, giysilerini seçmeyin.
Ona devamlı olarak görevlerini, yapması gerekenleri hatırlatırsanız özgüvenini zedelersiniz. Çocuğa sık sık hayır demek ya da onun fikirleriyle çatışmaya girmek kendine güvenini sarsar.
Çok fazla seçenek sunmayın,”Oraya da gidebiliriz, oradan buraya da gitmek ister misin? Bunu da içmek ister misin?” gibi. Soru cümleleri yerine net söylemleri benimseyin. Netlikle konuşmak çocuğun durumu kavramasına yardımcı olur.Talimatları direkt verebilirsiniz. “Tatlım kapıyı kapatıp kemerini bağlar mısın?” yerine “Kapıyı kapatıp kemerleri bağlama zamanı” denilebilir. “Şimdi yatma zamanı, ne yapman gerektiğini biliyorsun” gibi.
Benim kitaptan aldığım notlar böyle , siz de farklı yöntemleri inceleyip kendi karmanızı oluşturabilirsiniz.