Üniversite yıllarında okula gelmişti bir söyleşi için, heyecanla dinlemiştim onu ve çok etkilenmiştim. Açık yürekli, açık sözlü bir insan olarak yer etmişti aklımda. Sonraki yıllarda basından takip ederken hep aynı çizgide olduğunu gördüm, 80’li yaşlarında bugün İshak Alaton. Ve bu yaşında dinamik, üretken ve bilinçli vatandaş olarak örnek olmaya devam ediyor.
Kitapta İshak Alaton’un hayatı çok akıcı bir şekilde anlatılıyor. Varlık Vergisi yılları, Gayri Müslim bir ailede 1950’lerde yaşananlar ve o zamandan bugüne kalan tortular var. Bu hassas konuya yine kendi üslubuyla dokunmuş İshak Alaton. Eski zamanların yaralarının kapanabilmesi için bugün hala yapılması gerekenler olduğunu belirtmiş. Ne kadar uzun yıllar geçse de hüzünlü miraslar hep gündemde kalıyor, geçmişin hatalarıyla yüzleşilmeden, özrü dilenmeden, hakkı verilmeden olmuyor. Gölgesiz bir gelecek için geçmişle yüzleşmek şart.
Kitapta sıfırdan kurduğu işi, Üzeyir Garih’le başlattığı ortaklık, yıllar içinde nasıl hızla yükseldikleri anlatılmış. Bazı noktaların altı defalarca çizilmiş. İş yapma prensipleri, zorlu arenalarda farklılaşma yöntemleri, güçlü ortaklığın sırları gibi yönetim anlamında örnek oluşturacak edecek pekçok hikaye buldum satırlar arasında.
Aile yaşantısını, çocuklarıyla ilişkilerini de es geçmemiş İshak Alaton, günahıyla sevabıyla kendini değerlendirmiş, hatalarıyla yüzleşmiş. Belki de yaşamının son yıllarında olmanın verdiği rahatlıkla açılmış, rahatlamış. Okuyanlara ilham verecek saptamalarda bulunmuş.