Afyon Günleri

Afyon Günleri 1945 1531 Filizofi

Memlekete gitmeyeli çok uzun zaman oldu. İstanbul-Afyon hattında geçti çocukluğumuz oysa. Bayram ziyaretleri, kuzen buluşmaları ve kalabalık yemeklerle, çocukluğuma ait en canlı anılar Afyon’a ait.

Üniversite yıllarından itibaren azalan ziyaret sıklığı, dedelerin ninelerin göçmesi ve iş hayatına giriş derken burnumun direğini sızlatan uzak şehir oluverdi Afyon.  Her zaman aklımızda olmasına rağmen ancak toparlanıp yola koyulabildik bir Cuma günü İstanbul kafilesi olarak.

Eskiden babamın külüstür Opel’iyle 10 saatte aldığımız, piknik yapıp kona göçe gittiğimiz yolu 4 saatte alınca şaşırdım gerçekten, çok yakın geldi. Yolda Damloş’a Afyon anılarımı anlattım, çocukluğumuzda gittiğimiz bağ evlerini, orada sac ocağında pişen katmerleri, bahçeden topladığımız meyveleri anlatırken Ali dedemin bahçesinde yetiştirip bana gururla uzattığı domateslerin kokusu geldi burnuma taaa geçmişten.

Afyon yemekle özdeşleşmiş benim için, kalabalık sofralarda buluşmalar, bayramlar, düğünler ve cenazeler. Hepsi bir sofranın etrafında yaşanıyor. Bu defa da açılışı güzel bir kahvaltı ile yaptık. Manda kaymağı, sucuk, tabii ki odun fırınında pişmiş ev ekmeği ve onu takiben haşhaşlı ekmek. Eskiden “öğme” denilen benim de favorim olan farklı bir çeşit haşhaşlı ekmek de vardı ama onu göremedim.

Özel günlerin bir başka klasiği olan etli pidede sıra. Eskiden de öğle yemeğinde mutlaka etli pide yaptırılırdı biz İstanbul misafirlerine. Karadeniz pidesi gibi değil, daha incedir hamuru. Üzerindeki harç da evde hazırlanıp götürülür odun fırınına. Çok uzundur bu pide, hatta amcamın deyimiyle ” kartal kanadı” modeli vardır ki onu bir kişinin tek başına bitirmek zor. Etli pide üzerine içilen koyu çaylar yeterli gelmezse, Afyon maden suyuyla da meşhur, “iç sodayı, yediklerini hazmet tekrar ve tekrar yemek ye.” ritueli hiç bozulmuyor burada.

Bayram menüsü de ayrıdır. “Sıra yemeği” düğün çorbası ile başlar. Ardından “ince pidelerin üzerine kuşbaşı et” olarak anlatabileceğim bir kebap gelir. Masada koyun yoğurdu ya da vişne hoşafı olur mutlaka. Kebabın ardından nohutlu patlıcan musakka gelir. Kaymaklı ekmek kadayıfının ardından da  sulu bir bamya yemeği. Afyon’da küçük bamyalar makbuldür ve neredeyse çorba kıvamında olur. Tatlıdan sonra bastırması için içilir bol tuzlu ve limonlu bamya çorbası. Mevsimine göre meyve ve aralarda bir yerde sütlü bir tatlı da olur. Sonra gelsin yine sodalar.

Bayramlar bizim gibi başka şehirlerde yaşayanların memlekette toplanma zamanı oluyor . Küçük bir aile toplantısı 15 kişiden başlıyor, yer sofraları hala revaçta. Bu gezimizde şehirde değil şifalı yeraltı suları ile meşhur Hamamlar bölgesinde kaldık. Şehrin biraz dışında  yapılan sayfiye evlerinin içinde kuyu açılarak şifalı su havuzunu eve taşımışlar. Su sıcaklığı 40-50C dereceye kadar çıktığı için pamuk gibi olduk mecburen.

Hele ben her anlamda pamuk gibi oldum, bize kucak açan  sevdiklerimizle sanki dün ayrılmış gibi sohbet edebilmek, uzaktan da olsa her sevincimize her zaman ortak olduklarını görmek , çocukluğumun tatları ve anılarına kısa süreli de olsa dönmek çok iyi geldi bana.

    Web sitemizde çoğunlukla 3. taraf hizmetlerinden gelen çerezler kullanılmaktadır.