Dünyadaki önemli fikir önderlerinden biri olan Bill Gates, Melinda Gates ile birlikte kurdukları vakıf aracılığıyla dünyadaki sorunları ele alıp, çözüme katkı sağlamaya çalışıyor. Çok okuyan, araştıran ve dünya üzerine kafa yoran Gates, bu kitapta İklim Krizi ile ilgili görüşlerini paylaşıyor ve çözüm önerileri sunuyor. İki dakikalık bir özet konuşması var Youtube’da.
Bizim de İklim Değişimi konusunda izleyici olmaktan çıkıp aktif rol almamız gerekiyor. “Bu konuda ben ne yapabilirim ki?” demek yerine farkındalığımızı arttırıp, kamuoyu oluşturma fırsatlarını değerlendirebiliriz. Türkiye’de son derece kritik konularda çalışan birçok startup var. Et ürünleri türevlerinden, pil üretimine, havadaki nemden su üretilmesine kadar dünya çapında yatırım alan, İklim Değişimi konusunda fark yaratabilecek ümit vaad eden girişimler mevcut. İklim Krizi çözülecekse teknolojik yatırımlar ve tabandan gelen değişim talebi ile değişecek. Umarım geç olmadan harekete geçebiliriz diyor ve ana noktalarla başlıyorum.
- Gelişmiş ülkelerin yarattığı bu krizin yükünü fakir olan ve aslında arbon emisyonu artışına da en az katkı sağlamış olan ülkeler çekecek ne yazık ki. Kuraklıklar önce onları etkileyecek gıda zincirinde.
- Teknolojik yatırımlar hala bir ümit ışığı temiz enerji kaynakları kullanımı için.
- Hükümetler daha aktif rol oynamalı.
- Yeme, içme, barınma ve yaşam alışkanlıklarımızın tümünü gözden geçirmemiz gerekiyor.
Enerji
İnsanoğlunun dünyaya verdiği zararların sonucu olan yıkıcı etkileri görmeye başladık bile. Büyük yangınlar, kuraklık ve seller vs…Mevcut enerji kaynakları sera gazı salınımının önemli bir kısmını oluşturuyor. Kanunlar ve regülasyonlar güncel olmadığı için özel sektör üreticilerine verilen karbon emisyonunu düşürme hedefleri ya yeterince takip edilmiyor ya da her yönetim değişiminde tekrar değişiyor, dönemsel politik çıkarlara göre eğilip bükülüyor. 2020 dünya enerji istatiklerine göre enerji ihtiyacının;
%36’sı kömür kaynaklarından,
%23’ü doğalgazdan,
%16’sı hidroelektrikten,
%10’u nükleer enerji kaynaklarından
%11’i de güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanıyor. Bu yüzdeler farklı araştırma gruplarının kriterlerine göre farklılık gösterse de aşağı yukarı bu civarlarda. Güneş enerjisi maliyeti 2010 ile 2020 arasında on kat düşmüş yine de güneş ve rüzgar enerjisi depolamak için pil endüstrisi istenilen noktaya gelmedi henüz. Bir yandan yeni ve daha temiz enerji kaynaklarını endüstri standardı yapmakta gecikiyoruz bir yandan da ormanların azalmasına seyirci kalarak dünyanın akciğerlerinin havayı temizleme şansını azaltıyoruz.
Gates, bu konuya örnek olarak Nijerya’dan bahsediyor. 1990’dan 2020’ye kadar Nijerya ormanlarının %60’I kaybolmuş, odun kömürü yapımında kullanılmak üzere kesilmiş, yakılmış. Endonezya ise Palm yağı için diğer ağaçları kesip Palmiye ağacı ekiyor durmadan ve ekosistemin bozulmasına sebep oluyor. Ormanları korumak için ülkeleri teşvik eden herhangi bir yapı ya da kanun yok ne yazık ki.
Elektrikli Araçlar
Başta Avrupa olmak üzere elektrikli araç kullanımı yaygınlaşıyor ve regülasyonların oluşturuluyor. Elektrik , kömürden üretilmeye devam ettiği sürece salınan karbon oranlarında kayda değer bir değişiklik olmayacak. Zaman zaman gündeme gelen bioyakıt da tamamen masum değilmiş. Bütünsel olarak bakıldığında bir problem çözülürken başka bir problem çıkıyor ortaya. Gates farklı örneklerle mevcut sorunları gayet güzel özetlemiş.
Taşımacılık sektörünün de değişmesi gerek ama nasıl? Elektrikli otobüsler şehir içi ulaşım standardı olabilir belki de ama kargo taşımacılığı için kullanılar araçlar pilli siteme geçebilir mi? Pil ağırlığının maliyeti hesaplandığında ya da şarj istasyonlarındaki bekleme süresi ile yitirilen verimlilik hesaba katıldığında, lojistik hizmetlerde elektrikli araçlar yine de tercih edilebilecek mi? Sorular sorular…
Yapı Sektörü
Yapı Sektörü uygulamalarının tümüyle değişmesi gerekiyor. Toplam maliyet analizi içinde iklimsel faktörler hala dahil edilmiş değil. Farklı teknolojilere yatırımın artırılması ve maliyetlerinin düşürülmesi şart. Güneşin geliş zamanına göre kararan camlar ya da enerji depolayan duvar sistemlerinin pilot uygulamadan çıkıp daha büyük ölçekte kullanılması, maliyetlerin de bugünkü yapı sektörü maliyetlerinin altında olması gerekiyor.
Ayrıca yapı sektörü düzenlemelerinde devletin aktif rol alması önemli. Ev sahipleri evlerde oturmadıkları için bina yalıtım maliyetlerini üstlenmek istemezken, kiracılar da her türlü ek masraftan kaçınmayı tercih ediyor. Oysa emisyonu düşürücü teşviklerle, ev kiralama sürecine dahil edilecek ek uygulamalarla binaların yalıtımları konusunda yol kat edilebilir pekala.