Stresliyim, Stresliyiz, Stresliler

Stresliyim, Stresliyiz, Stresliler 1024 1024 Filizofi

Stresle ilgili yorumlar çeşitli; “Tehlikelere karşı gözünü açık tutar, aksiyon almanı sağlar, kontrollü stres iyidir.” ekolü de var, “Artık ormanda aslanlardan kaçmıyorsun, gerginliği abartırsan tükenirsin.” diyen de. Finansal kaygılar, işleri yetiştirme telaşı, sağlık ve aile ajandası bir yanda, seyircisi olup çaresizce takip ettiğimiz dünya ve ülke gündemi, savaş haberleri diğer yanda. Yönetebildiğimiz kadarını yönetip, kontrolümüz dışında olan gri konuları da derin bir nefes alıp aklımızdan savuşturmanın yollarını arıyoruz çoğu zaman.

Benim bugün anlatmak istediğimse Rob Cross ve Karen Dillon’ın “Mikrostres Etkisi” adlı kitapta tanımladıkları, her gün ufak dozlarda maruz kaldığımız ve zaman içinde birikip nedensiz bir gerginlik, negatiflik ve mutsuzluk olarak üzerimize yığılan stresler. Bu stres faktörlerinin bazıları yıllardır bizimle olduğu için günlük hayatın kaçınılmaz bir parçası gibi görüyor, değiştirmeyi düşünmüyoruz, bazıları da en sevdiklerimizden geldiği için farkında olmuyoruz.

İkinci El Stres: Aile bireyleri ve arkadaşlar arasında mutluluk ve mutsuzluğun bulaşıcı olduğu bir gerçek. Araştırmalar gösteriyor ki mutsuzluk daha bulaşıcı. İnsanlar olumlu konulardan çok olumsuz konuları paylaşmaya meyilli. Arkadaşlarla buluşmalarda içimizdekileri döküp rahatlamak iyi geliyor fakat negatif söylemler, dertlenmeler, kültürümüzün bir parçası olsa da zamanla enerji tüketici olabiliyor. Dertlerini dinlediğimiz yakınlarımızın tek istediği paylaşmak bazen. Zaten başkalarının dertlerine onlar istemedikçe çözüm önermek de anlamsız. Anlattığım ikinci el stres faktörüne güzel bir örnek vermiş Cross.

Cross’un kızının şehir dışına taşınması ile önceden yüz yüze olan iletişimleri günlük telefon konuşmalarına dönüyor. Bu konuşmalarda Cross, ağlama duvarı rolü üstlendiğini fark ediyor bir süre sonra. Kızı telefonda babasına içini döküp, mutlu mesut kendi yaşantısına geri dönerken, gece boyunca uyumayan ve kızının sorunlarına çözüm bulmak için çırpınan Cross, çok geçmeden kendisinin belki de kızından daha çok dertlendiğini anlıyor. Kızı ile iletişimine çok önem verdiği için, yanlış anlaşılmaya sebep olmayacak şekilde bu durumu kızına açıyor. Kızı da aslında anlattığı bazı konuların kendisi için o kadar da kritik olmadığını söyleyince Cross da “Ben her zaman senin yanındayım, tabii ki buradayım. Ancak senin kısa süre sonra unutacağın günlük dertlerin olduğunda belki de önem süzgecinden geçirerek paylaşabilirsin benimle.” önerisinde bulunuyor. Bu küçük düzenlemenin kızıyla ilişkisine çok faydası olduğunu söylüyor Cross.

İlk öneri: Pozitif iletişimde bonkör, dert paylaşımında seçici olmak için bilinçli çaba harcamak, yayabildiğimiz oranda pozitif duyguları yaymak. Negatif deneyimleri seçerek paylaşırken, bize anlatılan pozitif hikayelere de ilgi göstermek ve küçük mutlulukları anlatarak büyütme alışkanlığı kazanmak.

Ben de kendi iletişim dilime baktığımda, sorunları anlatırken daha heyecanlı olduğumu farkettim. Belki de insanlar çetrefilli konuları ve anlaşmazlıklarla örülü hikayeleri daha dikkatli dinledikleri için böyle oluyordur. Bu da Bumerang etkisi yaratmıyor mu?  Kimin heybesi daha çok dertle dolu, kimin işi daha zor yarışına dönüyor konuşmalar.

İkinci öneri: Farkındalığı artırmak, kendimize objektif bir pencereden bakabilmek. Acaba siz de yakınlarınıza mikrostres yaratıyor olabilir misiniz? Eğer böyleyse bugünden itibaren hangi küçük adımlarla çevrenizde pozitif etki yaratabilirsiniz?

Son Bölümde mikrostrese dayanıklılık geliştirmiş  kişilerin hikayeleri var.

Görüşülen altıyüz kişiden yüzde onunun mikrostres faktörlerine karşı daha dayanıklı olduğu gözlemlenmiş. Bu kişiler de hepimiz gibi stres oluşturan durumlarla karşılaşıyorlar ancak hayatlarını farklı yönlerde geliştirebildikleri için metrekare başına düşen stresle daha iyi başa çıkabiliyorlar. Nasıl mı?

  • Sosyalleşmeye önem veren, komşuluk ilişkilerini sürdüren, çevresine destek veren ya da  gönüllülük aktivitelerine katılanlar hem aidiyet geliştiriyor hem de anlamlı bir amaç etrafında toplanarak birbirlerinden güç alıyorlar.
  • İş dışında bir uğraşısı olanlar, mutluluğu tek bir faktöre bağlamak yerine farklı ilgi alanları geliştirebilenler stresli durumlarla daha rahat başa çıkabiliyorlar.
  • Kendi çalıştıkları alanların dışındaki meslek gruplarından arkadaşları olanlar da bu araştırmada öne çıkıyorlar. Sürekli aynı ortamlarda, iş yerindeki dostluklarla devam etmek “etiketli” iletişime sebep oluyor. Oysa farklı gruplardan kişilerle bağ kurulduğunda kurumsal kimlikler önemini yitiriyor, etiketsiz iletişim geliştirip kendiniz olabildiğiniz bir alan yaratabiliyorsunuz. Çocukluk ve lise arkaşlarıyla hissedilen  rahatlık, saçma sapan şakalara ve birbirine gülebilmek ne güzel bir dengeleyicidir. Bu küçük molalar sandığımızdan daha çok dayanma gücü veriyor bize.

Benim çıkardığım notlar şöyle;

Yeni kurulacak dostluklara kapıları kapatmamak,

Yıllar önce bağlantımızı kaybettiğimiz sevdiklerimize mümkünse tekrar ulaşmak,

Farklı ilgi alanları geliştirmek ya da eski  hobileri hatırlamak, olabildiğince zaman ayırmak, tekrar yeşertmek,

Negatif bir sarmala doğru ilerlediğimizi anlayacak sensörleri geliştirmek , farkındalığımızı artırmak,

Büyük değişim planlarına odaklanıp doğru zamanı beklemek yerine bugün pozitif bir adımla başlamak. Küçük değişikliklerin yaratacağı farkı hafife almamak.

Ben ufak adımlarla başlıyorum 😊.

 

 

 

 

 

 

 

4 yorum

    Web sitemizde çoğunlukla 3. taraf hizmetlerinden gelen çerezler kullanılmaktadır.