Yine bir iş gezisi, bu defaki varış noktamız Dubrovnik.
Tepeden sahile doğru inerken birdenbire görünüp, misafirlerini güzelliği ile büyüleyen Dubrovnik’in etrafını saran, 8. ve 16. yüzyıl arasında inşa edilen duvar şehre ayrı bir hava veriyor. Bu görkemli şehir Unesco koruması altında. Omuz omuza vermiş evler, daracık sokaklar ve şehrin merkezinde Stradun adlı ana cadde. Kafeler ve alışveriş yerleri bu sokak üzerinde yer alıyor. Eski şehrin içinde 5000 kadar ev var.
Romalılar zamanında Dubrovnik bağımsız bir Cumhuriyetmiş. Osmanlı zamanında da kişi başı 12.000 altın gibi bir para vererek bağımsızlıklarını satın almışlar. O dönemde ülkede kral yokmuş Rektör denilen bir kişi seçilirmiş. Bir ay boyunca her sabah o kişi kentin kapılarını açarmış. Ertesi ay yeni bir kişi seçilir ve o açarmış kapıları.
10 yıl önceki savaşla Yugoslavya içindeki Sırp, Karadağ, Hırvat, Boşnak, Makedon ve Slovak herkesin bölünmesi ile sonuçlandı. Bunu başlatan sınırlarını genişletmek isteyen Sırp-Karadağ halkı deniliyor ki o zamanlar orduda bu grubun ağırlığı varmış. Bunlar benim araştırmalarım değil, oradaki tur rehberinin anlatımı. Dubrovnik hem dünya mirası olan bir mimariye sahip hem de ordusu bile olmayan bir bölge olarak görüldüğü için buranın bombalanacağını hiç kimse hesap etmemiş. Fakat deniz kıyısında olan bu yer tepeden rahat rahat bombalanmış Sırplar tarafından.Çatıların %75’i tahrip olmuş. En sonunda Birleşmiş Milletler devreye girmiş ve hem halkı hem de tarihi yapıları daha fazla zarardan korumuş. Burada savaş bitmiş ama diğer bölgelerde devam etmiş. Savaştan kalanlar duvarlardaki şarapnel izleri…
Dubrovnik yaz aylarında ciddi bir turist akınına uğruyor. Kıyı şeridinde 1100’e yakın adası var,yemekleri nefis ve fiyatlar da oldukça makul.Vize olmaması da bir diğer avantaj. Şaraplar ve deniz mahsulleri için bile gitmeye değer.
Gezimizin bir bölümünde ipek yapılan bir köye gittik. Tahta masaların üzerinde Grappa benzeri alkol oranı yüksek bir içki vardı.Kuru incir, badem ve ceviz içkinin ya da kahvenin yanında servis ediliyor. Bu köy restoranında mandolinlerle şarkılar söylediler bize. Baharda da güzel olmakla beraber yazın daha da keyif vereceğini düşündüğüm bir yer Dubrovnik,bir dahaki sefere çevre şehirlere ve adalara gitmek üzere planlamaya başladım.
